7. Sınıf İngilizce konuları


8. Ünite

Inventors and Explorers

Önceki ünitede işlediğimiz ingilizcedeki geçmiş zaman “Simple Past Tense” e devam edeceğiz.

İsim cümlelerinde kullanıldığı zaman , öznenin durumuna göre “was” veya “were”kullanmamız yeterli .

Fiil cümlelerinde ise “was /were” kullanmıyoruz.Onun yerine fiilin ikinci halini kullanacağız.

Eğer kullanacağımız fiil  düzenli (regular) ise fiile -”ed” takısı getirmemiz yeterli ancak   düzensiz (irregular) ise bunun belirli bir kuralı olmadığı için düzensiz (irregular) fiilleri ezberlemek durumundayız.

Yazının sonunda en çok kullanılan düzenli ve düzensiz fiillerin listesini bulabilirsiniz.

Simple Past Tense konusunu sitemizde daha detaylı anlattığımız yazıya gitmek için buraya tıklayın.

 

 

Simple Past Tense konusunu okuduysanız şimdi de bu ünitede en çok karşımıza çıkacak olan 3 kelimeye değinelim;

Invent : İcat etmek

A.Graham Bell invented the telephone. (A. Graham Bell telefonu icat etti.)

Discover :İnsanların daha önce haberi olmadığı bir yeri keşfetmek ya da bir maddeyi ilk kez bulmak.

Colombus discovered America.(Colombus Amerika’yı keşfetti.)

Explore : Daha önce bilinen bir yeri keşfe ,araştırmaya çıkmak.

Ferdinand Magellan explored Pasific Ocean. (Ferdinand Magellan pasifik okyanusunu keşfetti.)

Konuyu pekiştirme açısından “Invent-Discover-Explore” sunularını inceleyiniz.


 


 

Şimdi de aşağıdaki sunudaki cümlelerde boş bırakılan yerlere “Invent-Discover-Explore” den uygun olanlarını bulun.


 

Şimdi de “Simple Past Tense ” konusu ile ilgili sunuları inceleyiniz.


 


 

 

Şimdi de geldik zurnanın zırt dediği yere, düzenli (regular) ve düzensiz (irregular) fiiller.

En Çok Kullanılan Düzenli Fiiller (Regular Verbs) ve Türkçe  Anlamları

PRESENT                                                                                       PAST

answer (cevap vermek ) answered
ask ( sormak ) asked
borrow (ödünç vermek ) borrowed
brush (fırçalamak) brushed
call (çağırmak,adlandırmak) called
carry ( taşımak ) carried
clean (temizlemek) cleaned
climb ( tırmanmak ) climbed
close ( kapatmak ) closed
collect ( biriktirmek ) collected
comb ( taramak ) combed
cook ( pişirmek ) cooked
count ( saymak ) counted
cry ( ağlamak ) cried
die ( ölmek ) died
elect ( seçmek ) elected
end ( bitmek,bitirmek ) ended
entrust (emanet etmek) entrusted
explain ( açıklamak ) explained
fail ( başarısız olmak ) failed
finish ( bitmek,bitirmek ) finished
found ( kurmak ) founded
happen ( olmak ) happened
heat ( ısıtmak ) heated
help (yardım etmek) helped
hurry ( acele etmek) hurried
invite (davet etmek) invited
like (sevmek,hoşlanmak ) liked
listen ( dinlemek) listened
live ( yaşamak ) lived
look ( bakmak ) looked
love ( sevmek ) loved
memorize (ezberlemek ) memorized
mend ( tamir etmek ) mended
miss ( kaçırmak,özlemek ) missed
move ( hareket etmek ) moved
need ( ihtiyaç duymak ) needed
obey ( uymak ) obeyed
open ( açmak ) opened
paint ( boyamak ) painted
phone ( telefon etmek ) phoned
pick ( toplamak ) picked
play ( oynamak ) played
post ( postalamak ) posted
prefer ( tercih etmek ) preferred
produce ( üretmek ) produced
promise (söz vermek ) promised
rain ( yağmur yağmak ) rained
remember (hatırlamak ) remembered
repair (tamir etmek) repaired
rest ( dinlenmek ) rested
smoke (sigara içmek ) smoked
solve ( çözmek ) solved
start ( başlamak ) started
stay ( kalmak ) stayed
study(ders çalışmak) studied
style ( biçimlendirmek ) styled
surprise ( şaşırtmak ) surprised
talk ( konuşmak ) talked
telephone (telefon etmek) telephoned
tidy ( düzenlemek ) tidied
travel ( seyahat etmek ) travelled
try ( denemek ) tried
use ( kullanmak ) used
visit ( ziyaret etmek ) visited
want ( istemek ) wanted
wash (yıkamak) washed
watch (izlemek) watched
water (sulamak) watered
work ( çalışmak ) worked

Son Olarak En Çok Kullanılan Düzensiz Fiiller (Irregular Verbs) 2. Halleri  ve Türkçe  Anlamları

PRESENT PAST
be [olmak] was, were
beat [dövmek, vurmak, yenmek] beat
become [olmak] became
begin [başlamak] began
bend [bükmek, eğmek] bent
bite [ısırmak, sokmak] bit
bleed [kanamak] bled
blow [esmek, üflemek] blew
break [kırmak] broke
bring [getirmek] brought
build [inşa etmek] built
burn [yanmak, yakmak] burned/burnt
burst [patlamak, patlatmak] burst
buy [satınalmak] bought
catch [yakalamak, yetişmek] caught
choose [seçmek] chose
come [gelmek] came
cost [mal olmak, etmek] cost
cut [kesmek] cut
deal [dağıtmak, paylaştırmak] dealt
dig [kazmak] dug
do [yapmak] did
draw [çizmek] drew
dream [rüya görmek, hayal kurmak] dreamed/dreamt
drive [sürmek] drove
drink [içmek] drank
eat [yemek] ate
fall [düşmek] fell
feed [beslemek, beslenmek] fed
feel [hissetmek] felt
fight [dövüşmek] fought
find [bulmak] found
fly [uçmak, uçurmak] flew
forbid [yasaklamak] forbade
forget [unutmak] forgot
forgive [affetmek] forgave
freeze [donmak, dondurmak] froze
get [almak, elde etmek, olmak] got
give [vermek] gave
go [gitmek] went
grind [öğütmek, bilemek, gıcırdatmak] ground
grow [yetişmek, yetiştirmek, büyümek] grew
hang [asmak, asılmak] hung
have [almak, yapmak, yemek içmek] had
hear [duymak] heard
hide [saklamak, saklanmak] hid
hit [vurmak, çarpmak] hit
hold [tutmak] held
hurt [acımak, acıtmak, incitmek] hurt
keep [korumak, saklamak] kept

 

know [bilmek] knew
lay [yaymak, sermek] laid
lead [götürmek, rehberlik etmek] led
learn [öğrenmek] learned/learnt
leave [ayrılmak, terketmek, çıkmak] left
lend [ödünç vermek] lent
let [izin vermek, bırakmak] let
lie [yatmak, uzanmak, yalan söylemek] lay
light [yakmak, yanmak, aydınlatmak] lit / lighted
lose [kaybetmek] lost
make [yapmak] made
mean [anlamına gelmek] meant
meet [karşılaşmak, tanışmak, buluşmak] met
pay [ödemek] paid
put [koymak, yerleştirmek] put
read [okumak] read
ride [binmek] rode
ring [zil çalmak] rang
rise [yükselmek, doğmak] rose
run [koşmak] ran
say [söylemek] said
see [görmek] saw
sell [satmak] sold
send [göndermek] sent
set [kurmak, hazırlamak] set
shake [sallamak, sarsmak, sallanmak] shook
shoot [ateş etmek, vurmak] shot
show [göstermek] showed
shut [kapamak, kapanmak] shut
sing [şarkı söylemek] sang
sink [batmak, batırmak] sank
sit [oturmak] sat
sleep [uyumak] slept
speak [konuşmak] spoke
spend [harcamak, zaman geçirmek] spent
stand [ayakta durmak, dikelmek] stood
steal [hırsızlık etmek, çalmak] stole
swear [yemin etmek, küfretmek] swore
swim [yüzmek] swam
take [almak, götürmek, (fotoğraf) çekmek] took
teach [öğretmek] taught
tear [yırtmak, yırtılmak, kopmak, koparmak] tore
tell [anlatmak, söylemek] told
think [düşünmek] thought
throw [atmak, fırlatmak] threw
understand [anlamak] understood
wake [uyanmak, uyandırmak] woke
wear [giymek, takmak] wore
win [kazanmak] won
write [yazmak] wrote

Son olarak öğrendiğimiz düzensiz fiileri test edelim:)